Ana Sayfa Blog Sayfa 6

Ağız Kokusu Testi Nasıl Yapılır?

0
ağız kokusu

Ağız kokusu kuşkusuz sosyal hayatı oldukça ciddi anlamda etkileyen ve yaşam kalitesini düşüren bir sorun. Kokunun ağız boşluğunda mı oluştuğu yoksa başka faktörlerden mi kaynaklandığını ortaya koymak için basit bir test yapılabilir.

  • Hastanın dudaklarını sıkıca kapatarak nefesini burun deliklerinden vermesi istenir. Bu durumda yakın mesafeden koku duyuluyorsa bunun sistemik faktörlerden kaynaklanma ihtimali yüksektir.
  • Buna karşılık hasta, parmakları ile burnunu tıkayıp dudaklarını da kapatıp soluk vermeyi bir an için durdurduktan sonra soluk verdiğinde ağız yoluyla bir koku duyuluyorsa sebebi ağız boşluğunda aramak gerekir.

Ağız kokusu bazen çok ciddi bir hastalığın belirtisi veya insanın sosyal yaşamını altüst eden önemli bir sorun olarak da karşımıza çıkabilir. Akciğer apsesinde, yemek borusu ve mide bağırsak hastalıklarında da kötü ağız kokusu olabilir. Şeker komasında, uzun süren açlık ve özellikle küçük çocukların kusmalarında ‘aseton’ kokusu duyulur.

Karaciğer komasındaki hastalarda ise ‘fare ölüsü’ veya ‘kedi idrarı’ kokusuna benzeyen bir koku vardır. Şuuru kapalı bir hastada alkol kokusu, alkol komasından olabileceği gibi kafa travması da atlanmamalıdır.

Ağız kokusu kişiyi rahatsız ederek utanç verici hale gelebilecek bir durumdur. Ağızda koku olmasının sebebi, genellikle kişinin ağız hijyenini tam olarak sağlayamamasından kaynaklıdır. Fakat ağız hijyeninin sağlanmasına rağmen uzun süreli ve rahatsız edici bir koku varsa bu, diğer hastalıklara bağlı da gelişebilir.

Uzun dönem geçmeyen ağız kokusunun nedenlerinin mutlaka araştırılması gereklidir. Genellikle sabahları rahatsız edici bir koku olması fizyolojik olarak normal kabul edilmektedir.

Akşam yenilen veya içilen gıdaların diş aralarına girmesi ve dilde birikmesi sonucu olmaktadır.  Bu koku kalıcı değildir ve dişler fırçalanarak ağız bakımı yapıldıktan sonra geçecektir.

Bazı kişilerde ise herhangi bir ağız kokusu olmamasına rağmen, ağzının koktuğunu düşünmektedir. Bu durumdan rahatsızlık duyan kişi bir diş hekimine gözükebilir. Yine ağız içinde meydana gelen diş ve diş eti hastalıklarına bağlı olarak da ağız kokusu gelişebilir.

Bazen ağız dışından kaynaklanan kokularda olabilir; bunlar mide, burun eti ve üst solunum yollarına bağlı hastalıklardan kaynaklı meydana gelebilir. Bu durumlarda öncelikle altta yatan sebebin araştırılıp tedavi edilmesi gerekmektedir.

Ağız Kokusunun Nedenleri

Şu bir gerçek ki, ağız kokusu diş sağlığı alışkanlıklarından kaynaklanabilir ve diğer sağlık sorunlarına da işaret edebilir. Ağız kokusu, yediğiniz yiyecek türlerine ve diğer sağlıksız yaşam tarzı alışkanlıklarına göre daha da kötüleştirilebilir.

Günlük rutin şekilde dişlerin fırçalanması, diş ipi ve gargara kullanılması ağız bakımı açısından son derece önemlidir. Fırçalanmayan, diş ipi ve gargara kullanılmayan dişlerde gıda parçacıkları ağızda kalabilir.

Dişlerin arasında biriken yemek artıkları, diş etlerinin çevresinde ve dilde bakteri üremesine neden olur ve bu durumda nefesin kötü kokmasına yol açar. Antibakteriyel ağız gargaraları kokuyu azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca takma dişler de kokuya neden olan bakteri ve yiyecek parçacıklarının uygun şekilde temizlenmemesi durumunda kötü kokuya neden olabilir.

Kalıcı ağız kokusu veya ağızda kötü bir tat, diş eti (periodontal) hastalığının bir işareti de olabilir. Dişlerdeki plak birikimi ve diş etlerini tahriş eden toksinler diş eti hastalıklarına sebep olabilir. Eğer ağız kokusu diş eti hastalığından kaynaklanıyorsa en kısa sürede tedavi edilmelidir. Tedavi edilmeyen diş etline bağlı rahatsızlıklar diş ve çene kemiğine zarar verebilir.

Ağız Kokusuna Sebep Olabilecek Diğer Nedenler 

  • Ağıziçi mantar enfeksiyonları
  • Diş çürükleri (oyuklar)
  • Sinüzit
  • Bademcik iltihabı
  • Mide ve bağırsak sistemleri hastalıkları
  • Uzun süreli açlık
  • Alkol kullanımı
  • Sigara ve tütün ürünleri
  • Ağız kuruluğu
  • Diyabet
  • Böbrek rahatsızlıkları
  • Burun ve burun eti rahatsızlıkları sayılabilir.

Ağız Kokusu Belirtileri

Ağız kokusu bir hastalık olmamakla birlikte birçok hastalığın belirtisi olabilir. Fizyolojik olarak yediğiniz yemeğe göre oluşabilen ağız kokuları normal olarak kabul edilir. Bir de patolojik durumlardan meydana gelen ağız kokuları bulunmaktadır. Bunlar;

  • Diş çürükleri
  • Sinüzit
  • Faranjit
  • Geniz eti gibi boğaz hastalıkları
  • Reflü ve mide rahatsızlıkları gibi sindirim sistemi hastalıkları
  • Şeker hastalığı
  • Karaciğer yetmezliği
  • Böbrek yetmezliği gibi sistemik hastalıkların belirtisi de olabilir.

Özellikle şeker hastalarındaki aseton-meyve kokusuna benzer ağız kokusu ile böbrek hastalıklarında ortaya çıkan amonyak benzeri ağız kokusu oldukça karakteristiktir.

Tanı Yöntemleri

Koku diş eti hastalığından kaynaklanıyorsa, diş hekiminiz hastalığı tedavi edebilir. Ağız kokusu kişinin sadece kendisini değil bir süre sonra çevresindeki insanları da rahatsız edecek boyutlara gelebilir.

Ağız kokusu varlığında, ağız kokusunda neden olan durumun tanısını koymak oldukça önemlidir. Diş çürüklerini tespit etmek için bir ağız-diş muayenesi ve röntgen çekimi yapılabilir. Bunun yanı sıra, diş eti hastalıklarının tanısı da muayene ile konabilmektedir.

Ağız kokusuna neden olabilecek diğer durumların araştırılmasında yapılacak muayenenin ardından çeşitli kan tetkikleri istenebilir.

Tedavi Yöntemleri

Ağız kokusunun temelinde yatan neden ağız hijyeninin tam sağlanamaması olabilir. Bu durumda dişlerin günlük temizliğini en iyi şekilde gerçekleştirmek ve diş ipi, gargara kullanmak gibi basit yöntemler işe yarayabilmektedir.

Kaliteli bir diş macunu kullanarak günde 3 defa ve en az 2 dakika olacak şekilde dişler fırçalanmalı, her yemekten sonra, diş aralarında kalan yemek artıkları diş ipiyle temizlenmeli ve gerekirse antibakteriyel ağız gargaraları kullanılmalıdır.

Diş bakımının yanı sıra, dil üzerinde bulunan bakterileri temizlemek için özel olarak üretilen dil temizleme fırçalarıyla gün içerisinde dilde biriken bakterileri de temizleyebilirsiniz. Protez diş kullanılıyorsanız, gece çıkarılmalı ve ertesi gün takılmadan önce iyice temizlemelisiniz.

Gün içerisinde az su tüketimi de ağız kokusuna sebep olabilecek faktörler arasında yer almaktadır. Su içimi, tükürük üretimini uyarır ve bu da ağız içinde yer alan bakterilerin temizlenmesine yardımcı olur. Ayrıca kişi sigara içiyorsa, sigarayı bırakmakta ağız kokusunda önemli bir rol oynamaktadır.

Ağız ve diş sağlığı iyi bakımı yapılmasına rağmen ağır kokusu kaybolmuyorsa o zaman altta yatan diğer sebeplere bakılabilir.

Ağız kokusu eğer dişlerdeki çürük veya diş etlerindeki enfeksiyon sebebiyle gelişiyorsa, diş hekimi tarafından en uygun tedavi yöntemleri uygulanarak ağız kokusu tedavi edilebilir. Diş taşları da ağız kokusuna yol açan bir diğer faktörler arasındadır ve senede bir defa temizletilmesi gereklidir. Sağlıklı bir kişinin yılda iki defa ağız ve diş muayenesi yaptırması önerilmektedir.

Çekirdek çitlemek dişinize zarar mı veriyor?

0

Türk halkının geleneksel kuru yemişlerinin başında gelen çekirdek, uzun süre dişin aynı bölgesinin kullanılması nedeniyle diş minesi üzerinde kronik (uzun süreli) iritasyona neden olur. Bu alışkanlık, üst ve ön alt önkesici dişler üzerinde çentik şeklinde erozyonlar oluşturur.

Uzun süreli tekrarlayan alışkanlıklar diş üzerinde kuvvetin uygulandığı bölgede 3-4 ay gibi kısa sürede aşınmaya neden olur. İlk bakışta kırıkmış gibi gözüken diş uçları son yıllarda sadece ön dişler için üretilen kompozit dolgu sistemleri (bonding) ile 5 dakika gibi kısa sürede tamir edilebilmektedir. Kullanılan kompozitler diş üzerinde bukalemun etkisi yaratarak, dişin sağlam kısmı ile muhteşem bir uyum sağlar ve aslından farkı anlaşılmaz. Diş minesi gibi sert kompozit materyal sayesinde, diş daha dirençli bir yapıya kavuşur.

Kompozit dolgu sisteminin faydaları

• Çürük, kırık yada erozyon olan bölgeye lokal olarak, dişe zarar vermeden direkt uygulanabilir.
• Renk uyumu ve cilalanabilir özeliğinin yüksek olması nedeniyle sağlıklı diş dokusu ile birebir uyum sağlar.
• Kusurlu bir yada iki diş yüzünden bütün ön dişlerin değişmesi gerekmez.
• Tek bir dişteki kusur diğer bütün dişleri refere edecek şekilde hastanın moralini bozabilir. Kusurn ortadan kaldırılması ile güzel bir gülüşe sahip olabilir.
• Uygulama süresi kısadır.
• Porselen ve lamine dişlere göre oldukça ekonomiktir.

Gülümseme uğruna diş sağlığını kaybetme

0

Dişlerinizin rengini beğenmiyor ama diş hekimine de gitmekten korkuyorsunuz. Dişimi piyasadan aldığım ürünlerle de beyazlatabilirim diyorsanız bu yazıyı okumanız da fayda var.

Dişler doğal yaşlanmaya bağlı olarak zamanla kararır. Aynı zamanda tüketilen bazı yiyecek, kahve, çay gibi içecekler ve sigara kullanımının biriktirdiği lekelenmeler dişin rengini dolayısıyla görünümünü önemli ölçüde olumsuz etkiler. Diş beyazlatma işleminin sağladığı estetik, güzel ve kendinden emin bir gülüş; kişinin toplum iletişiminde pozitif bir etki bırakmasının, iletişim başarısının artmasının ve kendine güvenin en önemli etmenlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Diş beyazlatma için kullanılan yöntemlerin hekim kontrolünde olması çok önemlidir. Çünkü yanlış diş beyazlatma yöntemleri kişinin diş sağlığını da kaybetmesine neden olabilir.

Daha Beyaz ve Sağlıklı Dişler İçin…

Diş beyazlatmak için kullanılan iki ana uygulama Diş yüzey beyazlatma ve Ağartma (Bleaching)’dır. Diş yüzey beyazlatma yöntemi özel aşındırıcı ürünler kullanarak diş yüzeyinde yer alan lekelenmeleri yok etmeyi amaçlar. Kullanılan kimyasal macunlar, sıradan diş macunlarından daha ince yapıda olduğu için diş yüzeyine daha az aşındırıcı etki uygulayarak, yüzeyde yer alan lekelenmeleri daha büyük bir başarı oranıyla yok edebilir. Ancak unutmamak gerekir ki bu uygulama sadece yüzeysel lekeleri temizlemekte başarı sağlarken, profesyonel bir beyazlatma işleminin yerini tutmaz.

Ağartma (Bleaching), dişlerin içyapısına işleyen lekelenmeleri gidermek ve doğal rengini daha açık hale getirebilmek için uygulanan yöntemdir. Yüzeysel beyazlatma işleminden farklı olarak dişlerin doğal renklerini de değiştirebilme yeteneğine sahip olan Bleaching, diş renginin 1-3 tona kadar açılmasını sağlar. Bleaching uygulamasından istenilen sonucun elde edilebilmesi için mutlaka diş hekiminin görüşüne başvurulmalıdır. Bleaching sadece doğal diş yapısına etki ettiğinden diğer estetik uygulamalar öncesinde bleaching yapılması homojen bir görünüm sağlamak için ideal bir başlangıç noktası oluşturur. Kanal tedavisi, kron, dolgu, implant vb uygulamalar üzerinde bleaching etkisi farklı olacağından bu adım önemlidir. Öncelikle diş etleri bleaching etken maddesine karşı korunmak üzere özel bir bileşik ile kaplanır. Korumanın oluşmasından sonra bleaching karışımı dişlere tatbik edilir. Belirlenmiş tatbik süresi sonrasında karışım ve koruyucu damak temizlenerek işlem sona erdirilir. Bleaching işlemi her iki senede bir güvenle tekrarlanabilir. Bazı kişilerde bleaching sonrasında dış hassasiyeti görülmesi normaldir. Hassasiyet 1-2 gün içerisinde yok olur. Bu süre zarfında sodyum florür içerikli jel ya da ağız gargaraları uygulayarak hissedilen bu kısa süreli hassasiyeti minimuma indirilebilir.

Diş Beyazlatma Uygulamaları Kişiye Özeldir!

Unutulmamalıdır ki kişiye göre en uygun olan beyazlatma yöntemini ve uygulama süresini ancak bir diş hekimi belirleyebilir. Kişinin hekim kontrolünde olmadan yaptığı diş beyazlatma uygulamaları, mine aşınmasına, diş hassasiyetine, diş eti yanmasına, diş eti hastalıklarına, dişin canlılığını yitirerek doğal rengini de kaybetmesine ve en önemlisi sağlam dişlerini kaybetmesine neden olabilir. Bu nedenle beyazlatma işlemi bir diş hekimi kontrolünde uygulandığı sürece güvenlidir.

Sütlü Kahve Dişlere Zararlı mı?

0

Laktoza yani sütşekerine sürekli maruziyet ağızdaki bakterilerin hızla çoğalmasına zemin hazırlar. Bakteriler çoğalmak için sıvı maddelere ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle sürekli tüketilen bu tür içecekler 5-7 yıl içerisinde diş çürümesine neden olur.

Doktorlara göre diş çürükleri genelde Streptococcus bakterileri tarafından tetikleniyor. Bu bakteriler şeker ve karbonhidratları aside dönüştürüyor. Asit diş minesine zarar veriyor ve çürüklere yol açıyor. Yani 15 dakika elinizde sütlü kahve ile gezdiğinizde ağzınızın içinde bu olaylar yaşanıyor. Gün boyu sürekli bir şeyler içen kişilerde de bakterilerin üreme oranı artıyor.

Hazır kahvelerde bulunan şeker ve endüstriyel yağ içeren beyazlaştırıcılar bakterilerin çok sevdiği üreme ortamıdır. Sütlü kahve içerken diş sağlığı için mutlaka orjinal süt ile yapılanını ve şekersiz olanı tüketilmesi tavsiye edilir

Doktorlar bir fincan sütlü kahvenin ardından su içilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Böylece asit nötrleştirilmiş oluyor. Şekersiz sakızlar da etkili olabiliyor. Çünkü şekersiz sakız tükürük salgılanmasını arttırıyor ve bu sayede ağız asitten temizlenmiş oluyor.

Sedasyon

0

SEDASYON NEDİR? 

Sedasyon, anestezi uzmanlarının hastaya damar içi ilaçlar vermesiyle yaptığı kontrollü bir yarı uyur halidir. Sedasyon, diş hekimliğinde korkulu, endişeli hastalarda, zihinsel engelli çocuk ve yetişkin hastalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle çok sayıda çürüğe sahip olan çocuk hastalarda, diş hekimi koltuğunda uzun süren işlemler çocuk hastalarda bıkkınlık hissi oluşturmakta ve tedaviyi bırakmaya neden olmaktadır.

Ya da endişeli olan küçük çocukların bu tedaviler sırasında ani hareketleri veya lokal anesteziden korkmaları nedeniyle işlemler istenilen rahatlıkta yapılamamakta ve hem çocuk, hem hekim için tedavi zorlaşmaktadır. Bu tarz durumlarda eğer çocuk hastanın bilinçli olarak tedavisi sağlanamıyorsa, sedasyonla tedavileri yapılabilmektedir.

ÇOCUK HASTALARDA SEDASYONLA DİŞ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Çocuk hastalara sedasyonla diş tedavisi yapılırken, pedodontistlerin (çocuk diş hekimi) anestezi uzmanıyla birlikte donanımlı merkezlerde bu tedavileri yapması gerekmektedir. Genel anesteziden farklı olarak sedasyonda hasta solunumu makineye bağlı olmadan, normal şekilde devam etmektedir. Bu nedenle sedasyonun neredeyse hiç riski bulunmuyor. Sadece kalp rahatsızlığı gibi bazı sağlık problemleri yaşayan hastalardan tetkikler istenerek, uygun olması durumunda işlem uygulanabiliyor.

SEDASYON NASIL UYGULANIYOR?

Hastanın tedaviden önce aç olması gerekmektedir. Anestezi uzmanı tarafından damar yolu açılan hastaya ilaç verilerek uyku hali sağlanıyor. İşlem sonuna doğru ilaç kesiliyor ve hastanın uyanması sağlanıyor. Tedavisi biten hastanın, ilaç kesildikten sonra uyanması oldukça kısa sürede gerçekleşiyor ve kendine gelen hasta yaklaşık 30 dakika sonra evine gidebiliyor.

SEDASYONUN AVANTAJLARI NELERDİR?

Sedasyon uygulanan hasta, işlemin hiçbir aşamasını hatırlamaz. İşlemler sırasında ağrı hissetmez.  Özellikle çok sayıda çürüğü olan çocuk hastaların tedavisi ‘genellikle’ aynı seansta biter. Hastanın psikolojisi etkilenmez. Çocuk hastalar bu işlemi acısız atlattığı için daha sonraki diş hekimi kontrollerine daha rahat devam eder.

SEDASYON ÜCRETLERİ NE KADARDIR?

Sedasyon işlemi anestezi uzmanı tarafından ameliyathane ortamında yapılmalıdır. Bu sabit ücret dışında fiyatlandırma yapılacak diş sayısına ve işleme göre belirlenmektedir.

SEDASYONLA TEK SEFERDE DİŞ TEDAVİLERİ BİTER Mİ?

Sedasyonla diş tedavisi yaptırmanın en büyük avantajlarında biri de tek seferden birçok dişin tedavisinin bitirilebilmesidir. Genellikle tek seferde tüm dişlerin tedavisi yapılabilmekle birlikte, tedavi öncesi yapılacak işlemler belirlenerek hastalar ile bu konu değerlendirilmektedir. Uyutarak diş tedavisi

SEDASYONLA HANGİ DİŞ TEDAVİLERİ YAPILABİLMEKTEDİR?

Sedasyonla dolgu, kanal tedavisi, implant, diş çekimi, ölçü alma dahil olmak üzere birçok diş tedavinizi rahatlıkla yaptırabilirsiniz. Ece Öztoprak Pedodontist

Çene Cerrahisi

0

Ağız ve Çene Cerrahisi

Ağız ve çene cerrahisi, diş hekimliğinin temel ve en önemli bölümlerinden birisidir. Diş hekimliği ile ilgili gömülü diş çekimi gibi en zor ve zahmetli konular da bu bölümün faaliyetleri arasındadır.

Ağız ve Çene Cerrahisi Nedir?

Ağız ve çene cerrahisi, ağız, çene ve dişlerle ilgili yaralanma, hastalık ve bozulmaların teşhis ve tedavilerinin yapıldığı diş hekimliği bölümüne denmektedir. Kısacası, bu bölümlerle ilgili cerrahi işlemlerin (yirmilik diş çekimi gibi) yapıldığı bölümdür. Ağız ve çene cerrahisinin faaliyet alanlarından bazıları şunlardır;

  1. Diş çekimi (normal ve gömülü diş gibi)
  2. Tam çıkmamış dişlerin üzerlerinin açılması veya gerektiğinde çekimi
  3. Diş köklerinde oluşan sorunların tedavisi (iltihap ve kist gibi)
  4. Ağız içindeki tüm bölümlerde (yanak, dil ve damak gibi) oluşan kist problemlerinin tedavisi
  5. Çene ve eklem kemiklerinin düzeltilmesi, bu bölgelerdeki kırıkların düzeltilmesi
  6. İmplant öncesi yapılması gereken uygulamalar
  7. İleri derecede iltihap tedavisi
  8. Diş eti ve kemiklerin proteze uygun hale getirilmesi (kanal tedavisi gibi)
  9. Sert ve yumuşak dokularda oluşan tümör ve kist tedavileri
  10. Gülüş estetiği için ağzın hazırlanması (yirmilik diş çekimleri dahil)
  11. Eksik dişlerin olduğu yerlere implant uygulamaları
  12. Dil yapışıklığı için cerrahi uygulamalar
  13. Tükürük bezi tümör ve taşlarının temizlenmesi
  14. Yanak içinde oluşan anormal dokuların, cerrahi operasyonla çıkarılması

Cerrahi Diş Çekimleri Nasıl Yapılır?

Cerrahi diş çekimleri, ağız içinde tamamen görülmeyen ve sorunlu gömülü diş çekimlerinde uygulanan tekniklere denmektedir. Bu çekimler de dişin üzerinde kemik bile bulunabilmekte ve bu dişler bu nedenlerden dolayı çok derinlerde oluşmaktadır. Tamamen dışarıya çıkamayan bu dişler de iltihap ve çürüme gibi birçok sorun oluşmakta ve ağrı ve sızılar hissedilmektedir.

Çiğneme kalitesini ve ağız sağlığını da olumsuz bir şekilde etkileyen bu dişlerin cerrahi operasyonla çekilmesi gerekmektedir. Ağızda bulunan yirmilik dişler de aynı cerrahi yöntemlerle çekilmektedir. Üçüncü azı dişini oluşturan bu dişler, genellikle yer darlığı nedeni ile tam çıkamamakta ve gömülü olarak kalmaktadır. Bu dişlerin cerrahi çekimlerinde öncelikle sorunlu dişlere ulaşmak gerekmektedir.

Lokal anestezi ile yapılan bu işlemde, dişin üzerindeki engeller kaldırılarak dişe ulaşılmakta ve diş ile onu tutan dokular ayrıldıktan sonra çekim gerçekleşmektedir. Bazen bu dişler kırılmadan dolayı parçalar halinde bulunur, diş hekimleri bu durumda her parçayı ayrı ayrı çıkarmak zorunda da kalabilirler.

Diş Taşı (TARTAR)

0

Diş hekiminizin kalkülüs olarak adlandırdığı diş taşı yani tartar, tükürüğünüzdeki minerallerin ve plakların bir ürünüdür. Taş, diş eti iltihabı ve periodontit gibi diş eti hastalıklarının başlıca nedenidir.
Taş, özellikle diş eti çizgisinin altında oluştu unda en büyük surunu yaratır. Taş. kireçli ve serttir; temizlenmesi ise güçtür. Düzenli diş kontrollerinin bir bölümü dişlerinizin ve taşların temizlenmesini içerir. Bu temizleme işlemi, özellikle diş eti çizgisinin altındaki taşlar için kretuar ve küret adı verilen aletlerle dişi kazıyarak yapılır, işlem, rahatsız edicidir ve diş etlerinizi kanatır. Diğer bir yöntem ise, taşlan temizlemeye yardımcı olan bir titreşim aleti kullanmaktır.

Şu günlerde, tartar karşı diş macunları için fazlaca reklam yapılmaktadır. Bu diş macunlarının, diş etinin üstündeki dişler üzerinde taş birikmesini azalttığı, ancak diş eti çizgisinin altındaki taşlar için çok az etkisi olduğu ya da hiç olmadığı bulunmuştur. Ne yazık ki, diş kaybıyla sonuçlanabilen bir diş eti hastalığı olan periodontite yol açan da, diş etinin altında oluşan taşlardır (tartardır). Tartar kontrollü diş macunlarının estetik bir görünüme etkisi olabilir ve diş hekiminize gittiğinizde dişlerinizin daha iyi temizlenmesine .yardımcı olabilir, ancak gerçek, zararlı taşların oluşmasını önlemekteki yararı çok azdır.

Ayrıca, sigara içiminin neden olduğu diş lekelerini temizlemek için tasarlanmış özel diş macunları da bulunmaktadır. Biz bu diş macunlarını Önermiyoruz: Diş etleri zaten çekilmiş olan kişiler, diş eti çizgisi altındaki daha yumuşak tabakaların maruz kalacağı bu tür diş macunlarından zarar görebilirler. Bu tür diş macunları, aynı zamanda dişlerinizin sıcak ya da soğuk yiyeceklere karşı daha da hassaslaşmasına neden olabilir.

Bazı tartara karşı diş macunları üzerinde bulunan uzman kuruluşların onayı, anti-tartar nitelik için değil, diş macununun içerdiği flor için verilmiş bir onaydır

AFT (AĞIZDA YARA)

0

En sık rastlanan tekrarlayıcı ağız yaralarından birisi aft (aftöz ulser) dir.

Aft nedir?

Aft dilde, yumuşak damakta, dudak ve yanakların iç kısımlarında görülen küçük, yüzeysel ülserlerdir. çok ağrılıdırlar ve 5-10 gün sürerler. nedenlerinden olabilecek etkenler arasında stres, travma, asitli yiyecekler (domates, turunçgiller, vs.) gibi lokal tahriş edici maddelere sayılabilir.

Aft başkasına bulaşır mi?  Hayır. Bölgesel yayılımı veya bir başkasına bulaşması söz konusu değildir. Tedavi direkt olarak az önce bahsedilen rahatsızlık verici durumların ortadan kaldırılması ve enfeksiyondan korunma ile olur. orabase gibi haricen kullanılan bir kortikosteroid veya pyralvex solüsyon gibi ilaçlar tedavide kullanılmaktadır. Ayrıca aşırı ağrı duyuluyorsa aft in üzerine kısa sure için (7-10 dakika) bir adet aspirin koymak (emmeyin veya yutmayın) faydalı olacaktır. Sik olarak meydana gelen veya uzun sureli devam eden aft durumunda bir hekime görünmeniz gerekir.

AĞIZ KURULUĞU

0

Dişhekimliğinde bu hal için “xerostomia” terimi kullanılır. Tükürük bezlerinin tükürük salgılama fonksiyonlarının azalması sonucunda oluşur. Tükürük salgısındaki azalma ağızda oldukça ciddi sorunların oluşmasına yol açabilmektedir.

Sebepleri:

– Biyolojik yaşlılık: Bu etkili bir faktördür, tek başına etkili değildir.

– Sistemik hastalıklar: Romatizmal hastalıklar(Sjogren s sendromu), Bağışklık sistemi hasarı (AIDS), Hormonal bozukluklar (Şeker hatalığı), Nörolojik bozukluklar (Parkinson)

– Çiğneme kabiliyetinin azalması: Eğer beslenme alışkanlıklarınızda sıvı ve yumuşak gıdalar ağırlıktaysa çiğneme fonksiyonu azalır.

– Tükrük bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması

– Radyoterapi (Radyasyon tükürük bezlerinde kalıcı hasar yapar).

– İlaçlar (400 ün üstünde ilaç türü ağız kuruluğu yapar: dekonjestanlar, diüretikler, tansiyon ilaçları,antidepresanlar, antihistaminikler,…)

– kafein ve alkol tüketimi

Belirtileri:

– dilde yanma hissi

– özellikle kuru yiyecekler için yeme zorluğu

– konuşma zorluğu

– sık susama

– protez kullanmada zorluk

– dudaklarda çatlaklar ve kuruluk

– tat bozukluğu

– kötü ağız kokusu

Ağız kuruluğu nelere yol açar?

– tükürüğün az olması ciddi problemleri de beraberinde getirebilir.

– bakteri plağı ve yiyecek artıkları kolayca birikir. bu, diş eti hastalıkları ve çürüğü hızlandırır. tükürüğün kendi başına yıkama-temizleme mekanizması diş yüzeylerini temiz tutmaya yardımcıdır.

– tükürük çürükleri önler, diş yüzeyini temizler ve asitleri nötralize eder. böylece çürük önlenir.

Ağız kuruluğu nasıl kontrol altına alınır? nasıl tedavi edilir?

– sık sık yudum yudum su içilmeli. gece yatarken yanında sıvı içecek, su bulundurulmalı

– şekersiz sakız çiğnenmeli

– sigara,alkol,şekerli yiyeceklerden uzak durulmalı

– yaşanılan mekanın nemi ayarlanmalı

– gerekirse eczanelerden temin edilebilen yapay tükürük tabletleri kullanılmalı

– bakteri plağı kontrol altına alınmalı

– floridli diş macunu, jel, gargara kullanılmalı

C vitamini kullanılmalı

– bileşiminde alkol ve sodyum lauryl sülfat bulunan ağız ve diş bakım ürünlerini kullanmamalı

Doğru diş fırçalama tekniği ve yararları

0

Doğru diş fırçalama tekniği nasıl olmalıdır?

Dişlerimizi korumanın en etkili yolu düzenli olarak fırçalamaktır. Diş fırçalama işlemi ortalama 2 dk sürmeli, her dişin üzeri 8-10 kez fırçalanmalıdır. Diş fırçalarken mutlaka diş diş eti birleşim yeri özellikle fırçalanmalıdır. Amaç diş yüzeyindeki yemek artıklarını, bakteri plağını uzaklaştırmaktır.

Diş fırçalamanın ilk adımı doğru fırça seçimidir. En uygun fırça naylon ve orta sertlikteki fırçalarıdır. Ağız içinde kolay hareket ettirilmesi ve arka dişlere rahat ulaşabilme açısından fırçanın kafasının fazla büyük olmaması tercih edilir. Uygun fırça seçildikten sonra dişler en az günde iki kere düzenli olarak fırçalanır.

Diş macunu ağız gargaraları dişinizi temizlenemez

Diş macunu sadece ağza verdiği hoşa giden koku ve his nedeniyle diş fırçalanmasını kolaylaştırır. Ağız gargaraları da destek ürünleridir. Ağız hijyenine yardım ederler. Sürekli kullanılmaları önerilmez.  Eğer fırçalamanız düzgün değilse diş macunu veya ağız gargaralarından fayda beklemeniz boşunadır.

Diş parlatma tozları diş hekimi önerisi olmadıkça kullanılmamalıdır. Aşırı kullanımlar diş sağlığı açısından zararlıdır.

Diş fırçalanmasında fırçanın duruşu dışındaki temel hareket aynıdır: Fırça diş eti çizgisine eğimli olarak yerleştirilir. Bu durum bozulmadan küçük dairesel hareketlerle dişler fırçalanır. Daha sonra fırça, bir fırça boyu kadar kaydırılarak fırçalama sürdürülür.

Diş fırçalama tekniği

1. Diş fırçası 45 derecelik açı yapacak biçimde tutulur ve diş eti hizasından başlanarak ağız boşluğuna doğru fırçalamaya başlanır. Dış yüzeylerden başlayan fırçalama sert darbeler halinde değil, yumuşak ve daireler çizecek biçimde, ön dişlerden arka dişlere doğru yapılmalıdır.

2. Daha sonra dişlerin iç yüzeyleri aynı şekilde fırçalanır. Bu işlemde fırça eğik tutularak, diş etinden ağız boşluğuna doğru hareket ettirilir.

3. Daha sonra dişlerin çiğneme yüzeyleri fırça düz olarak ileri geri hareket ettirilerek fırçalanır.

Sağlıklı diş etleri fırçalama sırasında kanamaz

Eğer diş fırçalama esnasında diş etleriniz kanıyorsa, kanayan yerler iyi temizlenemiyor demektir. Diş etiniz kanıyor diye kesinlikle fırçalamayı bırakmayınız. Bilakis kanayan yer daha dikkatli ve özenli bir şekilde fırçalanmalıdır.

Eğer 3-4 gün düzgün fırçaladığınız halde kanama devam ediyorsa o bölgede ya diş taşı oluşmuş olabilir, ya fırçalama tekniğiniz yetersiz olabilir veya da kötü yapılmış bir dolgu veya kuron kaplama bulunabilir. Bu durumada bir diş hekimine muayene olmanız faydalı olacaktır.

Diş fırçası kişiye ait bir araçtır, başkalarıyla paylaşılmaz. Diş fırçaları birkaç ayda bir, en geç 3-4 ayda bir değiştirilmelidir. Gerektiğinde ara yüzlerin etkin olarak fırçalanmasını sağlamak üzere dişpi  kullanılabilir, ara yüz fırçaları kullanılır. Bunlarla ilgili önerilerini almak üzere diş hekimine başvurmak gereklidir.

Diş fırçalarken en sık yapılan hatalar

  • Sadece dişleri fırçalamak, diş etine temas etmeden fırçalamak
  • Sadece ön yüzeyleri fırçalamak, dil-damak tarafını midesi bulandığı için fırçalamamak,
  • Üstünkörü fırçalamak, kişi kendini rahatlatmak için fırçayı ağzına 20-30 sn sürer ve bırakır. Çoğu kez işe gideceği için acelesi vardır.
  • Macunu diş fırçasının kıllarını kaplayacak şekilde sürmek. Macun leblebinin yarısı kadar konsa yeterlidir. 6 yaşından küçük çocuklarda macun kullanılması önerilmez. 12 yaşından küçüklerde ise eğer çocuk fırçalama sonrası ağzını güzelce 3-4 kez çalkalayabiliyorsa kullanılabilir.
  • Diş macunu ve ağız gargalarından aşırı fayda beklemek yanlıştır. Asıl olan mekanik temizliktir. Mekanik temizlik sadece diş fırçası ve diş ipi ile mümkündür.
  • Üst ve alt yirmilik dişlerin olduğu kısımları fırçalamamak
  • Çarpık dişleri temizlerken fırçanın yönü ve şekli dişin pozisyonuna göre değiştirmemek.
  • Aşırı kuvvet uygulayarak fırçalamak uzun dönemde diş eti çekilmesine ve dişte özellikle köşe dişlerde kama şekilde aşınmalara sebep olur.
  • Çok uzun süre diş fırçalamak da zararlıdır.
  • Daha iyi temizlediği düşüncesi ile diş tozu kullanmak
  • Dişeti kanadığı için fırçalamayı bırakmak.